Çocuklara özgürce ve birlikte öğrenme şansı veren Reggio Emilia Yaklaşımı, yüksek kaliteli bir okul öncesi eğitim sistemi ortaya koyar.
Bilim (fen/doğa), bilimsel süreç becerileri ve teknoloji kullanımı, Reggio Emilia projelerinin can damarıdır. Çocuğun merakı, eğitim içeriğine pusula görevi yapar ve içeriğin belirlenmesini sağlar. Marjinal veya belki çok önemsiz detaylara ilişkin merak ve deneyimler, projeler için çok değerli kabul edilir. Henüz okul öncesi dönemdeki çocuklar, bilimsel süreç becerilerinden, tahmin yürütme, gözlem yapma, ölçme/hesaplama, karşılaştırma yapma, sınıflandırma/kategori oluşturma, veri toplama/veri kaydetme, iletişim kurma ve yorumlama becerilerini sıklıkla kullanılır.
Akıl malzemeleri olarak adlandırılan, tepegöz, bilgisayar, kâğıt türleri, atık malzemeler, aynalar, ışık kaynakları, her türlü ağaç-yaprak-dal-kurumuş bitkiler, tel, kil gibi malzemeler, çocukların kafalarındaki projelerini gerçekleştirmelerine destek olur.
Waldorf Yaklaşımı
Waldorf eğitim yaklaşımı 1919 yılında Rudolf Steiner tarafından geliştirilmiştir. Waldorf yaklaşımı eğitimi bir sanata dönüştürmeyi amaç edinen bütüncül bir yaklaşımdır. Çocukların sosyal, duygusal, ruhsal, ahlaki, fiziksel ve zihinsel açılardan dengeli bir biçimde ve çok yönlü olarak gelişebilmesini amaçlar. Çocukların bireyselliğini, özgüvenlerini ve bütünlüğünü desteklemeye ayrıca önem verilir.
Çocukların sanat, müzik, hareket ile öğrendikleri; keşfederek, deneyimleyerek yaşantılarını zenginleştirdikleri düşünülür. Çocukların birbiriyle rekabet etmektense birbirlerine saygı duyarak, yardımlaşarak toplumsal aidiyet duygusu edinmeleri teşvik edilir.
Bu yaklaşıma göre sınıftaki oyuncaklar çok farklı amaçlar için kullanılabilecek nitelikte olduğundan çocukların hayali oyunlarını teşvik edici özelliktedir. Çocuklar oyunları sayesinde farklı roller üstlenir, sosyal ilişkiler kurar ve öğrendiklerini uygulama fırsatı bulurlar. Sınıfta doğayı tanıma ve doğayla birlik olma amacıyla doğal malzemelere yer verilir. (su kabağı, kozalak, dallar, çakıl taşları vb.) Çocukların taklit yeteneklerini geliştirmek ve de sorumluluk almalarına yardımcı olmak amacıyla sınıf içinde bazı görevler almaları sağlanır; örneğin tamir yapma, atıştırmalık hazırlama, masaları temizleme, çiçeklerin bakımını üstlenme gibi. Bu görevleri yerine getirirken çocuklar öğretmen tarafından asla zorlanmaz, kendi seçimleri doğrultusunda sınıf içinde iş bölümüne katılmalarına fırsat verilir.
Ayrıca okulumuzda yer alan üçgen aynalar “kendini görme” ve kendi kimliğini oluşturma” felsefesi ile yakından ilişkilendirilir. Üçgen aynalar çocukların kendilerini ve birbirlerini farklı açılardan görmelerini sağlar ve bu durum eğitim yaklaşımının öngördüğü mekân tasarım ölçütlerindendir.